Antik dönemde Çin, Hint ve Mısır kültürlerinin her biri, çeşitli hastalıkların tedavisi için deriyi iğneleme yöntemini kullanıyordu. Mikro iğneleme yönteminin estetik kaygılarla kullanımı ise 1905 yılında Alman dermatolog Ernst Kromayer’ın ilk Derma Roller aletini geliştirmesiyle başladı. Derma Roller, 1990’ların sonunda Kanada’da bir dermatoloğun geliştirdiği yöntemle de bugün bildiğimiz şeklini alarak hayatımıza girmiştir. Derma Roller etrafında çok sayıda minik iğneler bulunan bir silindirdir. Cilt yüzeyinde geçtiği yerde mikro kanallar açar. Etrafındaki milimetrik iğnelerin uzunluğu, uygulanacak bölgenin hassasiyetine, ciltteki sorunlara ve kullanım sıklığına göre değişir. Derma Roller’ın temelde yaptığı şey, cilt yüzeyinde mikroskobik kanallar açmaktır. Onarıcı etkisini de bu sayede gösterir. Cildimiz, Derma Roller’ın açtığı kanalları yara olarak algılar ve bir an evvel tamir edilmeleri için kolajen ve elastin üretimini hızlandırır. Kolajen ve elastin ise cilde sıkılık, esneklik ve gençlik kazandırır. Uzmanlar, Derma Roller seanslarının sistemli olarak yapılması sonucunda kolajen üretiminin en az iki kat arttığını söylüyor. Derma Roller bu nedenle profesyonel dünyada, “kolajen tetikleme/indüksiyon terapisi (collagen induction therapy)” olarak da anılıyor.